Hz. Mevlana mürşid kitap olan Mesnevi’sinde şöyle bir konuya yer verir; (5.cilt/1158.beyit vd.)
“Mala mülke meyil ve hırsı olanlar, kendilerini Hakka, ebedi abı hayata davet edenlere düşmanlık ederler. Onlar bu güzel sözleri duymak istemezler. Onlara acı gelir.”
“Eşeğin yarasına bir bez parçası iyice yapışsa sonra onu kaldırsan, parça parça kopar ve eşek yarasının acısından çifte atmaya başlar. İnsanın böyle bir çifteden sakınması lazımdır.
Bahusus elli yerde yara olur ve her yaranın üzerine bir bez parçası yapışmışsa!
Altın ve gümüş hırka, hırs da yara gibidir! Her kimin hırsı fazlaysa yarası da fazladır.
Baykuşun yurdu, viraneliktir; o, Bağdat ve Tabes şehirlerinin vasıflarına aldırmaz!
Sultanın şahini yoldan gelse baykuşlara padişahtan haberler verir.
Saltanat merkezini, oradaki bahçeleri, ırmakları anlatır.
Fakat düşmanların da alayına duçar olur.
Doğan kuşu için “O, efsane anlatmada, söyledikleri lafü güzaftan ibaret” derler.
Asıl köhnemiş ve çürümüş olan onlardır.
Yoksa o nefes köhneyi yenileştirir.
Eski ölülere can bağışlar.
Akıl tacı ve iman nuru ihsan eder.
Can bağışlayan o güzelden gönlünü sakınma.
O seni ata bindirir, ondan çekinme.
Taçlar bağışlayan o yüce başlıdan başını esirgeme.
Zira o, gönlünün ayağındaki düğümleri çözer!
Ama ben kime söz söyleyeyim?
Abı hayattan tarafa meyleden bir canlı nerede?”
Ehlullah bu beyitleri şöyle açıklar;
“Cahil kişilerin, Evliyayı Kirama düşman olmalarının sebebi, anlayışlarından ve hünerlerinden ötürü değildir. Belki maddi menfaatlerine düşkünlüklerinden, dünyaya sımsıkı sarılmalarındandır. Onlar, velilerin sözlerini dinlemekten rahatsız olurlar. Kendilerini saadete ulaştıran, Hakka çağıran sesi duymazlar. Onların mana gözleri kör, kulakları sağırdır. Bu sebeple akıllı insan, bu gibi anlayışsız kişilerle, eşek tabiatlı insanlarla uğraşmaktan çekinir. Tavukların önüne inci saçmaz. Atın önüne et, itin önüne ot koymaz.
Zenginliğe, maddi varlığa aşırı düşkünlükleri, insanların hırslarını arttırmakta. Hırsları arttıkça da arzuları, istekleri çoğalmakta, adeta hasta olmaktadır. Hazreti Mevlana: “Harislerin gözlerinin destisi dolmadı” diye buyurur.
Eşeğin yarasına yapışmış bezleri koparmak onun ne kadar canını yakarsa, insanların sırtlarına yapışmış, gönüllerine yerleşmiş para, pul, mal mülk hırsından maddi isteklerden onları kurtarmaya uğraşmak onların canını yakar.
Fani olan bu dünya evi harabesinde, birer baykuş gibi oturan dünya ehline ebedi olan öteki alemden, ahiret evinden o alemin güzelliklerinden bahsedilse dinlemezler.
Ey dünya evinde maddi zevklere dalmış kalmış insan, Evliyayı Kiramın ruh bağışlayan sözlerine kulağını tıkama. Onların bahsettikleri masal değildir; gerçek şeylerdir. Onların sözlerinde hayat vardır, iman vardır, aşk vardır. Asıl kurtuluşun o mübareklerin sözlerini dinlemene ve onların gösterdikleri yoldan yürümene bağlıdır. Onlar, seni, ilahi sevginin atına bindirerek kirliliklerle, günahlarla dolu olan bu fani dünyadan kurtaracaklar, mutluluk diyarına götüreceklerdir.”
Hz. Mevlana bir rubaisinde:
“Aşk, abı hayattır, bu suya dal. Bu suyun her damlası, başlı başına bir hayat denizidir”
Bir başka yerde de;
“Kıyamet günü sırlar açıklanınca aşkı olmayanlar mahcup olacaklar ve yüzüstü kalacaklardır.” buyurur.