Genç Yazılar
Genç Hikayeler
Genç Şiirler
Genç Makaleler
Genç Fikirler
Genç Mizah
Haftanın Genç Yazısı
Genç Yazarlar Komitemiz
Üyelik İşlemleri

mail.jpg (2821 bytes)

Yazılarınızı göndermek için tıklayın

 
 
Adınız Soyadınız
E-mail Adresiniz
Arkadaşınız Adı
Arkadaşınız Email Adresi
Email in Konusu
 
Bu yazı 6.01.2012 tarihinden beri 441 kez okunmuştur
Yazının Başlığı Yazar Adı Gönderilme Tarihi
Belirtilmedi Belirtilmedi 6.01.2012
1.Bölüm: Sevgi Melekleri İş Başında Gece geç saatlere kadar bir fantastik kurgu romanıyla vakit geçiren biri için bitişik dairede kalan üçüzlerin sabah kavgaları üç başlı köpeğin havlamaları gibi gelebilir. Orta yaşlı annenin “hadi kızım okul!” uyarısı karşısında yatak, yorgan ve yastık güvenli kaledir. Ebru annesini üçüncü kez ‘hı hı ‘ larla öfkelendirdikten sonra savaştan çekilme kararı aldı sonunda. Küçük beyaz parmakları komidinin üzerinde biraz gezdirdikten sonra gözleri kapalı olduğu halde gözlüklerini kitabının içine koyduğunu farketti. Gözlüğü alırken kitabı iç sayfaları katlanmış bir halde düşünce yüzünü buruşturdu. Kitabı düzgünce ve saygılı bir tutumla kitaplığına yerleştirdikten sonra pijamalarını çıkarıp aptal pileli eteğini ve toz pembe okul tişörtünü giymek zorunda kaldı. Artık sağlıklı kahvaltısını yapmak için hazırdı! Tahmin edilmesi zor olmasa gerek; menüde süt, yumurta ve bal vardı. Seslerden üçüzlerin kapıya geldikleri anlaşılıyordu. Sonra zil sesi duyuldu. Ebru kahverengi küt kesimli saçına siyah bir taç taktıktan sonra kapıyı açtı. İşaret parmağını dudaklarına götürerek “şşit!” diye uyardı onları. İki yaşındaki erkek kardeşi Erdi uyanırsa ortalığı velveleye verir Ebru ise annesinden iyi bir azar işitirdi. Dördünü her gün üçüzlerin babası Mehmet amca bırakıyordu okula. Mehmet amca iyi kazanan bir avukattı. Yani geniş konforlu bir arabaya sahipti. Ama Ebru arabanın rengine gıcık olurdu. Vişne çürüğü mü mor mu anlaşılamayan tuhaf bir renkti. Arka koltukta Çiğdem ve Çisem ile beraber oturuyordu Ebru. İkisi de birbirinden konuşkan tiplerdi. Çetin ön koltukta oturmuş babasıyla arabalardan ve trafik kurallarına uymayan minibüsçülerden konuşurken ebru arkada ikizler burcunun gülük falını dinliyordu. Daha kalın sesli Çiğdem elindeki telefondan okuyordu. “AŞK: İlişkinizde ciddiyete çok önem veriyorsunuz. Bugün evli olmayan İkizler üyeleri partnerlerine ilişkilerini bir adım ileriye taşımayı teklif edebilirler. Sizden vazgeçmek imkansız. Elbette cevapları olumlu olacak.” Bir kıkırdama ve birbirlerine anlamlı bakışlar… Ebru gözlerini devirip başını camdan tarafa çevirdi. Kızlardan kaçmak olanaksızdı ama. Çisem kolundan tutup kikirdeyerek onu dönmeye zorladı. Bu kızlarla bebeklikten beri arkadaştı. Onları severdi. Çok iyi niyetli hatta saftılar. Melek gibi yüzleri sarı kıvırcık saçları ile sevimliydiler. Zaten kendilerine sevgi melekleri diyorlardı şakayla. Ama kesinlikle Ebru ile aynı frekansta değillerdi. Onlar daha çok şeydiler… şey daha normal. Çisem gizemli bir şekilde Ebru’nun kulağına yaklaştı. “ sınıfta sana yeni öğrendiğimiz bir şeyi göstereceğiz!” diye fısıldadı. Ebru bir ipucu için Çiğdemin yüzüne baktı ama o da yeterince ketumdu. Kızlar arabadan inerken şoför koltuğunda oturan babalarını öpüp iyi işler dilediler. Okulları çok eskiden bir Rum kolejiymiş. Ama uzun zamandır Türk bir aileye aitti. Özel bir okul ama adı çok da duyulmuş sayılmaz. Öğretmenlerin çoğu müdürle akraba, Çetin’in tabiri ile bir aile şirketi gibi. Burada sınıflar her dönem yapılan düzenlemeler ile başarı sırasına göre ayrılıyordu. Çok kalabalık bir okul değildi. Her şubede 20 kişi vardı. A dan D ye doğru başarı sıralamaları azalıyordu. Bir de Prestij sınıfı vardı 8 kişilik. Onların formaları bile farklıydı. Okul bu sınıf ile ün yapmaya azmetmişti. Bu yüzden bu öğrencilerin üzerlerine titriyordu. Adeta tiyatro salonu ile bilgisayar, fen laboratuvarları onların hizmetine sunulmuş gibiydi. Normal sınıfların öğretmenleri zar zor prestij sınıfının öğretmenlerinden izin alıp bu bölümlerde ders yapıyorlardı. Üçüzler ile Ebru’nun dersleri fena değildi. Ama ancak B sınıfında okuyabiliyorlardı. Ebru ile Çetin öğretmen masasının önündeki sırada kızlarda hemen arkalarında oturuyordu. Ebru ilk teneffüste arkasını dönüp “ eee bana ne gösterecektiniz?” diye sordu. Kızlar birbirlerine bakıp kıkırdadılar. Hangisinin anlatmaya başlayacağına karar veremez bir şekilde birbirlerine baktılar. Sonra Çiğdem çantasından tablet bilgisayarını çıkarttı. “ Dün akşam Mariana ’ dan yeni bir şey öğrendik. Hiç öyle bakma! Bu gayet bilimsel ve test edilmiş bir şey.” Marriana kızların internette tanıştıkları İspanyol bir kızdı. Kaç çocuğunun olacağını nasıl bir erkekle evleneceğini kaç yaşında anneanne olacağını söyleyen garip testler yolluyordu onlara. Bu sayede epey bir İspanyolcaları gelişmişti. Allahtan testlerin bir kısmı İngilizceydi ki arkadaşları Ebru da çözebiliyordu. Çiğdem Ebru’nun ilgisizliğine ve Çetin’in alaycı bakışlarına aldırmadan anlatmaya başladı. Küçük bir pencere ile çalışan bir program açmıştı. “ bak buraya okulumuzda okuyan tüm öğrencilerin profillerini kaydedeceğiz. Tabii içinde seninki de olacak. Şuradaki bayan kısmına senin adını soyadını yazıp eşleştire basacağız ve tahmin et ne olacak?” neşeyle Ebru’nun suratına baktı. “ Yok artık teknolojik çöpçatanlığına mı başladınız!” diye azarladı onları Ebru. Çetin ise kocaman bir kahkaha kopartmıştı. “ Okuldaki tüm öğrencilerin profilini nasıl bulacaksınız? Hacker mısınız siz!” diye alay etti onlarla Çetin. “ Sen orasını bana bırak.” Diye atladı Çisem. Çisem Çiğdem’den daha kurnazdı ve işin içine hile ve düzenbazlık girince baş rolü o kapardı. Gerçi her girişimi başarıyla sonuçlanmazdı yaa… “ tamam çisem diyelim bunu başardın. Peki sonra ne olacak Ebru’ yu birisiyle eşleştirdiniz. O kişiye gidip senin ideal kızın Ebru ona aşık olman mı gerekiyor diyeceksiniz?” Ebru da güldü buna. Çisem biraz bozulmuştu. Çiğdem atladı bu sefer “ insanın okuldaki en ideal eşinin kim olduğunu bilmesinin faydasız olduğunu mu söylüyorsun Çetin?” diye kendinden emin bir şekilde sordu. “bence bu kendi kendine gelin güvey olmanın teknoloji destekli halinden başka bir şey değil.”diye cevapladı hemen Çetin. Ardından “ ben size neler olacağını söyleyeyim hatta. Siz Ebru’yu biriyle eşleştireceksiniz. Ebru platonik takılmaya başlayacak ki zaten yeterince içine kapanık. Belki bir çılgınlık yapıp aşkını itiraf mitirafda eder. Sonrası malum reddedilme ile patlak veren uzun süreli bir bunalım. Oysa siz kıt aklınızla yalnıca bu programın işe yarayıp yaramadığını test etmek niyetindeydiniz ama n’apalım her zaman dilediklerimiz gerçekleşmiyor. The end. Fin!” kızların araya girmelerini yüksek perdeden çıkan sesiyle bastırmış ve zafer kazanmıştı. Ebru Kin dolu bir şekilde baktı Çetin’e. Çetin aslında onu koruduğunu düşünüyordu. Bu kindar bakışlar şaşırtmıştı “ne?” diye sordu. Ebru burnundan soluyordu. “ ne yani ben onu beğenir aşık olurum da o beni beğenmez mi diyorsun?” hışımla kızlara döndü ve “ ben varım kızlar hadi yapalım şunu. Profilleri nasıl ele geçireceğiz çisem?” Çetin ağzı açık baktı. “Ebru gerçekten emin misin? Bu aptallarla nasıl işbirliği yaparsın? Senin bunlarla bir olmayacak kadar akıllı olduğunu sanırdım!” diye Ebru’yu vazgeçirmeye çalıştı. “ ya tabii ben kardeşlerinle bir olmayacak kadar akıllıyım ama birinin beni sevebileceği bir kız değilim di’ mi? Sana böyle olmadığını kanıtlayacağım Çetin bak görürsün ideal eşime kendimi sevdiriceğim.” Bu konuşan gerçekten kendisi miydi bilmiyordu. Sözcükler ağzından çıktıktan sonra ona yabancılaşıyordu. Ama kendisini böyle konuşmaktan alıkoyamamıştı. Çiğdem ile Çisem birbirlerinin ellerine ‘çak’ yapıyorlardı.
 
Genç yazarlar Kulübü / Web Tasarım : Orhancam